https://journal.ihu.edu.tr/index.php/ihu1/issue/view/16
Psikoloji
alanında son yıllarda yüzlerce teknik ortaya çıkmış ve psikoterapide önemli
ilerlemeler kaydedilmiştir. Psikiyatrist, psikolog ve psikolojik danışmanların
sayısı her geçen gün artmasına rağmen psikolojik kökenli rahatsızlıklarda büyük
artışlar görülmüş ve Amerika'da olduğu gibi Türkiye'de de yığınlar, prozac
toplumuna dönüşmeye başlamıştır. Her türlü maddi imkâna ulaşılmasına rağmen
mutsuzluk, huzursuzluk ve intiharların artışı önlenememiştir. Victor Frankl'ın
ifade ettiği nöojenik (varoluşsal) depresyon, gençler arasında iyice
yaygınlaşmıştır. Uzun yıllar -tabiri caizse- maneviyata kendini kapatan
psikoloji alanında narrativ terapi ve kabul-kararlılık terapisi gibi kültüre
dayalı psikoloji yaklaşımları ortaya çıkmıştır. 2014 yılından beri düzenlenen
Maneviyat Psikolojisi sempozyumları ve bilimsel yayın çalışmaları ile birlikte
psikoloji ile ilgili tüm alanlarda maneviyat ve aşkınlığın önemi vurgulanmıştır.
Bu çalışmada manevi danışmanlık ve rehberlik; psikiyatri, psikoloji, rehberlik
ve psikolojik danışmanlık, din psikolojisi, din eğitimi ve tasavvuf gibi
alanlardan çok kıymetli akademisyen ve uzmanların katkılarıyla,
disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alınmıştır.
1700’lü yıllardan itibaren ortaya çıkan modern psikoloji bilimi, kilisenin maddi, manevi istismarı neticesinde Tanrısına yüz çeviren ve sonrasında “maneviyatı yaşayamama gerilimi” içerisindeki Batı insanına ilaç olabilme çabası içerisine girmiştir. Bu süreçte cin çıkar-ma, manyetizma, hipnoz ve ruh çağırma gibi çeşitli yöntemleri kullanarak psikolojik kökenli hastalıkları iyileştirme çabalarını sürmüştür.
Ancak insana; doğuştan öldürme ve yok etme dürtüsünün etkisinde kalarak hırs, haset, kin, nefret, bencillik gibi hasletlerin yönetiminde olan ve özü itibariyle kötüye meyleden bir varlık olarak bakılması nedeniyle psikoloji alanında yapılan çalışmalarda bireyin özüne inilememiş, manevi bireysel tekâmülünü sağlama noktasında herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Nefsi meşgalelerle kuşatılan, kariyerle ilgili çok büyük beklentilere maruz kalan ve önlerine teknomedyatik bir dünya sunulan bir gençlik ile karşı karşıyayız. Bu gençliğin sorunları her geçen gün farklılaşarak çığ gibi büyümektedir. Şiddet eğiliminde, depresyonda, anksiyete bozukluğunda, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda, sınav anksiyetesinde ve intiharlarda büyük artışlar yaşanırken ahlaki düzlemde gitgide olumsuzluğa doğru bir kayış söz konusudur. Maalesef gençliğe yol gösterip rehberlik etmesi gereken biz yetişkinler de yeterli desteği sağlayamamaktayız
Evrensel bir kurum olan aile, yeryüzünde hemen her çağda her toplumda var olagelmiştir. Muhtevası ve formu değişse de ailenin olmadığı hiçbir toplum yoktur. Dünya problemlerine bakarken açlık, savaşlar, zulümler vb. problemlerin temelini incelersek aileye ulaşırız. Belki biraz iddialı gelecek ama ailedeki problemleri çözersek dünyadaki problemleri de çözmüş olacağız.
Modernite hem ebeveynlik duygusunu zaafa uğrattı hem de kişinin kendisini kutsallaştırmasını teşvik ederek çıkarcı bireyler oluşturmaya çalıştı. Bu egoist yaklaşım, toplum tarafından benimsendikçe evlilikler sorgulanmaya başlandı.Bu çalışmada sarsıntı yaşayan aile kurumu Maneviyat Psikolojisi açısından mercek altına alınmakta olup evliliklerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi adına çözüm önerileri sunulmaktadır.
Öğr.
Gör. Mustafa ATAK
ELİT YAYINLARI
"Modern psikoloji, uzun uzun yıllar kadim dini geleneklere başvurmadan salt bilimsel araştırmalara dayanarak insan muammasını çözmeye çalışmıştır. Batı psikolojisinin insanı tek boyutlu bir varlık olarak algılaması ve negatif kutba doğru ilerleme kaydedebileceği düşüncesi neticesinde sunduğu reçete, dertlere derman olamamış, bu konuda psikologlar yeni arayışlar içerisine girmiştir. 1900'lü yılların başında Psikolojinin öncüleri olan bazı isimler, manevi geleneklere ve yaşantılara değinerek insanı anlama yolculuğunu derinleştirse de modern psikoloji maalesef maneviyatı dikkate almadan yoluna devam etmektedir…"
Elinizde
tuttuğunuz bu kitap insanın maddeden ibaret olmadığını ve Psikolojinin
manevi damardan beslenmesi gerektiğini mesleğinde kendini
ispatlamış kalemlerle birlikte okuyucusuna anlatıyor. Mustafa Atak
editörlüğünde kaleme alınmış MANEVİYAT PSİKOLOJİSİ II adlı kitap
okuyucusuna rehberlik ederek yeni bir alanda kapılar aralıyor.
http://www.kitapkutusu.com/Maneviyat-Psikolojisi-II,PR-770919.html
Maneviyat
Psikolojisi ya da batıda kabul gören ismiyle Transpersonel Psikoloji. Carl
GustaveJung, Abraham Maslow, Karen Horney gibi Psikolojinin önemli isimleriyle
başlayan William James, Charles Tart, KenWilber gibi
bilinç araştırmacılarıyla devam eden, Mevlana, Muhiddin İbn-i Arabi
gibi Müslüman düşünürlerin fikirleriyle desteklenen Psikolojinin bu
ekolü önümüzdeki yıllarda sıkça tartışılacaktır.
Bu kitap bu alanda yerli olarak ilk çalışmadır. Önemli konuları içeren ve değerli bilim insanlarının katkılarıyla şekillenen Maneviyat Psikolojisini okurken Psikoloji bilimine farklı bir bakışı göreceksiniz.
http://www.kitapkutusu.com/Maneviyat-Psikolojisi,PR-492879.html
1970'li
yıllarda Amerikan toplumunda çok ilginç bir süreç başlamıştır. Chicago’da
toplanan Nobel ödüllü bilim adamları o yıllardaki gidişatın
durumunu ve dünyanın getirildiği konumu fark edip; “Böyle giderse,
bilimsel materyalizm bu şekilde dünyaya tesir ederse, bütün
dünyayı yok edebilir.” tespitinde bulunmuşlardır. Bu çok
ilginç bir ön müşahededir. Psikoloji alanında etkin olan hümanist
yaklaşım da ihtiyaca cevap verememiş bu sefer maneviyata
yöneliş başlamıştır. Ama hangi maneviyata yönelmiştir psikologlar? Tabii
ki Uzakdoğu maneviyatına. Çünkü İslam ile
Batı Dünyası arasında haçlı seferlerinden beri büyük bir kavga
vardır. Dolayısıyla İslam'dan ve Tasavvuf’tan feyiz almak yerine Budizm’den,
Brahmanizm’den, Taoizm’den, Hinduizm’den yola çıkarak
insanı anlamaya çalışmışlar ve bunda kısmen başarıya
ulaşmışlardır.
Burada
bahsedilen psikoloji ekolü “Ben ötesi psikolojisi”, “Maneviyat psikolojisi” ya
da “Transpersonal psikoloji” dediğimiz ekol. Transpersonal psikolojinin
insanı anlama noktasında yetersiz kalmasının sebebi sadece uzak doğu
maneviyatından ve biraz da sulandırılmış olarak Şamanizm'den
esinlenmiş, ancak İslam ve tasavvufu dikkate almamış olmasıdır. Bu nedenle
kendisine sağlam bir zemin bulamamıştır. Ancak Freud, Jung Maslow gibi
psikolojinin önde gelenleriyle başlayan W. James, Charles Tart, Ken Wilber
gibi bilinç araştırmacılarıyla devam eden Mevlana ve Muhiddin İbn-i Arabi
gibi Müslüman düşünürlerin fikirleriyle desteklenen maneviyat
psikolojisinin önemi Mustafa MERTER
hocamızın öncülüğünde önümüzdeki dönemde daha fazla artacak gibi
görünmektedir.